Mini Teori
Yıkıntılar ister Zapotecler
ister Mayalılar, ister Mısırlılar ve isterse modernler olsun oyun
alanlarıdırlar. Onları korumak yerine, onlarla neden tamamen tükenecek kadar
oynamıyor ve onları yaratmış olan kültürleri unutmuyoruz? Kültür belleği,
kültürün korunmasıdır- ve kültür, sadece yaratıcılık ve oyun üzerine
yerleştirilmiş kutsal bir sınırdır. Asiler kutsal sınırları yok ederler.
Konsensüs metodu bireyi grubun
buyruğu altına sokar. Konsensüs şimdikini arabuluculuk sürecine maruz bırakır.
Konsensüs, değişime sadece tüm grup tarafından kabul edilirse müsaade eder ve
dolayısıyla yaradılışından muhafazakarlıktır...Bu, anarşi değil,
içselleştirilmiş bir kontroldür.
Toplumun işleyişi için, arzu
uysallaşmalıdır. Arzu ekonomi tarafından sömürgeleştirilmelidir –
gereksinim/ihtiyaca, toplum tarafından sunulan malları elde eldeye
dönüştürülür. Böylece doğrudan arzu kısıtlamalara ve yapılara ihtiyaç duyar.
Bunlar arttıkça, arzunun rengi katıksız bir hayalete dönüşür. Kısıtlamalar ve
yapılar giderek onlara karşı kullanılabilen sırları öğrenmek için hayatta
kalmaya evrilir.
Yıkıntılara olan ilgim, kısmen
zorlanmamış isyanın bilinçli kışkırtılması yoluyla yıkılan şehirlerden
neşeli bir şekilde stratejiler geliştirme girişimlerinden kaynaklanır. Bu
onlara karşı kullanılabilen sırları öğrenmek için şehirleri geniş bir şekilde
araştırılmasını gerektirir.
Bir eliti yaratmak için birden
fazla yol vardır. Yöneten sınıflar, entelektüel sınıflar ve estetik sınıflar
kendi pozisyonlarını sağlamlaştırmak için ayak takımına kendi güçlerinin, bilgi
ve becerilerinin yapay bir erişilmezliğini yaratırlar. Diğer taraftan,
kendi kendine açığa vurulmuş olan "sınıf bilinçli" radikal
aktivistler, kendi “sınıf saflıklarını” veya böyle saçmalıkları kanıtlamak için
ve kendi gülünç yalanlamaları tarafından kendilerini bu şekilde
yoksullaştırmaya razı olmayan o radikallerin gönülsüz bir elitini yaratmak için
kolaylıkla faydalanılabilir olan bilgi, kelime dağarcığı ve iyi bilenmiş
analitik becerilere ulaşmaktan kendilerini mahrum bırakırlar.
Bir çok...anarşist aslında
toplumun söylemi içindeki düşüncelerinin tuzağına düşerek halen sosyal bağlam
tarafından yaratılmış olan imajlar açısından düşünen solcular veya liberal
özgürlükçüler veya bazı durumlarda basit bir şekilde öfkeli
insanlardırlar. Birisi, kendi kategorilerinin dışında düşünerek bu
söylemin dışına çıkana dek, birinin isyanı otorite yapılarının parçası olarak
kalır. Çoğu anarşist, tam olarak meydan okumayan, hafif yapmacıklı, uysal ve
hoş olan bir “anarşiyi” sevinçle yaratarak toplumun söyleminden tamamen
hoşnuttur – hepsi “eğitim” ve “eylem” için.
Sibernetik teknoloji endüstriyel
teknolojiye kendi varlığı için bağımlıdır. Dolayısıyla siber ütopyanın boş
hayali için.
Değiş tokuş hala ekonomik bir
değişimdir. Para ekonomik değişimin daha randımanlı akışına izin verir. Neden
sadece ekonomiden tamamen kurtulmuyoruz?
Çoğu kez "sağlık"
canlılığın karşısındadır. “Sağlığa” değer verenler bunu çoğu kez çileci ve
pasif bir usulde sürdürür.- bir şeyleri bırakarak. Onların sağlık özlemi
yaşamsal değildir, ciddi arzu trajedisidir – bu bir iş veya bir imalat
işlemidir – sona ulaşma girişimidir – fakat böyle bir işlem asla memnuniyet
vermez, çünkü kendi kökleri olan boşluğu sürekli olarak yeniden üretmek için
özlemin doğasıdır. Yaşamsallık, yoğunluk – bunlar sadece sağlığa sahip olmak
için gereken nedenlerdir – ve onları yaşamak sağlığı yaratır veya onu konu dışı
bırakır.
Post-modernizmin en iyisi
başarısız olur çünkü aklın krallığına yönelime taşınır – aktif bilincin lehçesi
tarafından yaratılmış olan esrik yaşamlar yerine rasgele düşünceler tarafından
hareket edilen statik yaşamlar mı?
GÜNDELİK ETKİLEŞİMLERİN
DEVRİMİ:
Kendi totalitesinden
fışkırdıkları mini sosyal bağlamlara karşı çıkmadan ayrı sinir bozucu
hadiselere karşı çıkmak kendi totalitesindeki en büyük sosyal
bağlamı ispatlamaya çalışmaktan ziyade meseleleri protesto etmek o zaman farklı
olmaz. Hiçbir esas değiştirmez. Hayal günün başarısızlığı, ümitsizliği, olaylar
tarafından yenik düşmüş hissetmek: bunlar tersine giden etkileşimlerin
kanıtlarıdırlar
.
Aklın tüm içi bütünüyle sosyal
bir yaratım... en iyisi o bağlamla yok edilebilecek olan ve sosyal bir
bağlam tarafından yaratılmış olan bir ilişkidir...O zaman belki hayal gücü
esasen bir fantezi mekanizması olmaya son verebileceği ve sürekli olarak gergin
anlar yaratmanın bir aracı haline gelir. Aklın iç kısmı ile aktif bir kendi kendine
yaratım yaşamından ayrılmış olan düşünceleri, hayalleri ve tasarımları ifade
etmek istiyorum.
Hiç kimsenin hiç kimseye borcu
yoktur. Borç ekonomik bir kavramdır ve onun her hangi bir biçimini tanımayı
reddediyorum.
Feral Faun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder